Güncel Haberler

MİT Başkanı Kalın: Gazze’de ateşkes tarihi bir fırsat

Milli İstihbarat Akademisi (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, Milli İstihbarat Akademisi tarafından düzenlenen “Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi”nin açılışında yaptığı konuşmada, etkinliğin Türkiye’de düzenlenen ilk uluslararası istihbarat kongresi olduğunu söyledi.

Milli İstihbarat Akademisi’nin yaklaşık bir buçuk yıl önce kurulduğunu ve kısa sürede akademik dünyada kendine özgü bir yer edinmeye başladığını belirten Kalın, yapılan çalışmalar, hazırlanan raporlar ve çalıştaylarla akademinin istihbarat disiplininin oluşturulmasında ve istihbarat ekosisteminin şekillenmesinde kilit rol oynamaya başladığını anlattı.

Kalın, bu dönemde istihbaratın artık sadece devletlerin yürüttüğü operasyonlardan ibaret olmadığını belirterek, şöyle konuştu: “Farklı alanlarda güvenlik çalışmalarımız, uluslararası ilişkiler birimlerimiz ve siyaset bilimi bölümlerimiz var. Ancak Milli İstihbarat Akademisi ile ülkemizde ilk defa sadece istihbarat odaklı bir akademik birim kuruldu, bir akademik kurum oluşturuldu. Bu alan aslında çok yetkin, genç, dinamik ve açık fikirli arkadaşlarımızla şekilleniyor. Gelecekte tarih yazıldığında bunlar Akademinin yürüttüğü toplantılar, bu çalışmalar, bu yeni çalışmalar “Türkiye’de disiplinin oluşumunda kilometre taşları olarak kayıt altına alınacak ve incelenecektir”. dedi.

Soğuk Savaş sonrası dünyada yeni küresel düzen anlayışının zirveye ulaştığını belirten Kalın, Batı merkezli paradigmanın daha da sorgulanır hale geldiğini kaydetti.

“Ateşkesin uygulanması bundan sonra en önemli görevimiz olacaktır.”

İbrahim Kalın, Gazze’deki ateşkese ilişkin de şu değerlendirmeyi dile getirdi:


“Bildiğiniz gibi, gündemimizin en sıcak maddesi olan Gazze’de ateşkesin sağlanması konusunda yakın tarihimizde bu sabah itibarıyla önemli bir sayfayı ve dönemi geride bıraktık. 2 yıldır Gazze halkına yönelik devam eden soykırım politikaları, bugün itibarıyla ateşkesle sona erdi. Bunu söylerken elbette büyük bir dikkat ve dikkatle söylüyorum. Çünkü Ateşkes’in uygulanması, bundan sonra en önemli görevimiz. Kırılgan bir ateşkes sağlandı. Sahadaki uygulaması ve denetimi aynıdır. Büyük hassasiyet ve dikkat gerektirir. Böyle hassas ve kırılgan ortamlarda ihlaller ve sabotajlar her zaman olur ama bugünden itibaren önümüzde ateşkes var.”

Kalın, Gazze’de akan kanı durdurmak, gözyaşlarını durdurmak için tarihi bir fırsata sahip olduklarını vurgulayarak, bu fırsatın değerlendirilmesi, kalıcı hale getirilmesi ve ateşkesin barışa dönüştürülmesi konusunda herkese büyük sorumluluk düştüğünü vurguladı.

Bu ateşkesin kalıcı olması için sadece arabulucu veya garantör ülkelerin değil, Avrupa’dan Amerika’ya, Asya’dan Orta Doğu’ya tüm uluslararası toplumun rol oynaması ve sorumluluk alması gerektiğini belirten Kalın, şöyle konuştu: “Bu ateşkes elbette sorunun çözümü değil, sadece ilk adımı. Sorun ancak Filistin Devleti kurulduğunda ve Orta Doğu’da iki devletli çözüm uygulandığında gerçek anlamda çözüme yakın olacaktır. Biz bunun böyle olmadığını düşünüyoruz. imkansız. Geçtiğimiz gün “Karşılıklı güvenin olmadığı yoğun müzakere maratonunda sorunu çözecek olanın onların ürettiği irade, niyet, kararlılık ve umut olduğunu açıkça gördük.” dedi.

“Bunun ötesinde barışı inşa etmek mümkün olur”

Kalın, müzakereler sırasında muhataplarına tarafların birbirine güvenmediğini dile getirdiğini belirterek, şunları söyledi:

“Güvenin olmadığı bir ortamda elimizde ne var? Siyasi irademiz var. ‘Bu sorunu çözmek istiyoruz.’ İyi niyet beyanımız var diyen bir siyasi irade var. “Evet, bunu yapmak istiyoruz.” Şöyle bir niyet var. Eğer bu varsa umut vardır. Güveni bu üç unsur, yani irade, iyi niyet ve umut üzerine inşa edebiliriz. Güven bir adım sonra sigorta ile teyit edilir. Sigorta dediğimiz şeyler bu ateşkesin ana maddeleridir. “Bu güvenceler üzerine ateşkes inşa edilir ve bunun üzerine inşa etmek mümkün olur” barış.”

Türkiye’nin bu süreçte akan kanı durdurmak ve soykırımı sona erdirmek için gece gündüz çalıştığını belirten Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü iradesiyle bu konudaki kararlılığını Birleşmiş Milletler’den uluslararası toplantılara kadar her alanda en iyi şekilde ifadesini bulduğunu kaydetti.

Kalın, sadece bölgesel bir mesele olarak değil, küresel barışın temel unsurlarından biri olan bu konuyu yakından takip etmeye devam edeceklerini vurguladı.

“Rusya-Ukrayna savaşının müzakere ve barış yoluyla çözülebileceğine inanıyoruz.”

En sıcak çatışma alanlarından biri olan Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye gibi kendilerinin de hayati rol oynadığını belirten Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu savaşı bitirmek için biz Türkiye olarak kendimizi tüm taraflarla aynı anda konuşan ve konuşmaya devam eden bir ülke olarak konumlandırdık. Biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanımızın gerek Rusya Devlet Başkanı, Ukrayna Cumhurbaşkanı ve diğer ülkelerle liderlik diplomasisi üzerinden yürüttüğü yoğun diplomatik faaliyetler sonucunda son 3 ayda İstanbul’da 3 toplantı gerçekleştirildi. Uzun zamandan beri ilk kez Rusya ve Ukrayna heyetleri bir araya geldi. doğrudan müzakere yapma fırsatı buldu. Onu buldular. Türkiye olarak bu çalışmalara ev sahipliği yapmaya, aracılık etmeye ve kolaylaştırıcı rol oynamaya devam edeceğiz. “Rusya-Ukrayna savaşının müzakere, diyalog ve barış yoluyla çözülebileceğine inanıyoruz ve inanmak istiyoruz.”

“Suriye’nin herkesin yardım ve desteğine ihtiyacı var”

Suriye’de Esad rejiminin devrilmesiyle ülkenin yeni bir aşamaya girdiğini söyleyen Kalın, toprak bütünlüğünün korunması, siyasi birliğin sağlanması, ekonomik kalkınma ve sosyal bütünlüğün desteklenmesi için yoğun çaba harcıyor.

Kalın, Suriye yönetimini ele geçiren yeni yönetimin büyük zorluklar ve denemelerle karşı karşıya olduğunu vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:


“Yaklaşık 60 yıldır iktidarda olan Baas rejimini yok eden, 14 yıllık iç savaşı sona erdiren kritik bir dönemden sonra Suriye’yi yeniden inşa etmek kolay bir iş değil. Suriye’nin herkesin yardım ve desteğine ihtiyacı var. Çünkü yeni Suriye yönetimi çökmekte olan bir devleti, bölünmüş bir toplumu ve iflas etmiş bir ekonomiyi kontrol altına aldı. Bu yapıyı almak, onarmak, iyileştirmek ve yeni bir Suriye inşa etmek sadece Suriyelilerin değil, hepimizin ortak sorumluluğudur.”

Türkiye’nin Afrika’daki faaliyetlerine değinen Kalın, birkaç ülke dışında dünyanın Somali’ye sırt çevirdiği bir dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla bölgeye gittiklerini, bugün Somali’nin çok daha iyi bir noktaya geldiğini söyledi.

Egemenlik ve bağımsızlığın söylemlerle değil, teknolojiyle, üretilen imkanlarla ve yeteneklerle ölçüldüğünü vurgulayan Kalın, Türkiye’nin savunma sanayi alanında İHA’ları ve diğer savunma sanayii ürünleriyle dünyada adından sıkça söz ettiren bir ülke haline geldiğini söyledi.

MİT Başkanı Kalın, “Terörsüz Türkiye” hedefinin Türkiye Yüzyılı perspektifinin en önemli dayanaklarından biri olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:


“Terörsüz bir Türkiye ile, sadece Türkiye’nin karşı karşıya olduğu 40 yıllık PKK terörüne son vermek değil, aynı zamanda tüm bölgeyi her türlü terör örgütünden ve vekil güçlerden arındırarak, bölge dinamiklerinde düzen, güven ve istikrar sistemi kurmak istiyoruz. Terörden arındırılmış bir Türkiye yolunda kaydettiğimiz mesafe gerçekten tarihidir. Bundan sonra atacağımız adımlarla ülkemizi arındırmak ve arındırmak istiyoruz. Bölgemizi her türlü terör tehdidinden arındıracak ve Türkleriyle, Kürtleriyle, Araplarıyla ve diğer unsurlarıyla bölgede gerçek barışı yaratacaktır.” “Hedefimiz kucaklaşmaya, barışa, stratejik buluşmaya ve entegrasyona yönelik adımlar atmak.”

Zekanın teknoloji, güvenlik, yapay zeka, ekonomi ve sağlık alanlarındaki yansımaları tartışılacak.

Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, bu yıl ilki düzenlenen Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi kapsamında akademisyenlerin çeşitli sunumlar yapacağını söyledi.

Kongrenin amacının sadece bilimsel sonuç üretmek olmadığını belirten Köse, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Bugün dünyada yaşanan baş döndürücü dönüşüm süreci, kritik bir süreçten geçtiğimizi gösteriyor. Bu süreçte alışılagelmiş teorik yaklaşımlar ve bakış açıları, günümüzün sorunlarını gerçekçi bir şekilde ele almamıza izin vermiyor. Yeni bilimsel devrimin ve aynı zamanda dünya düzeninin dönüşümünün eşiğindeyiz. Mevcut paradigmalar, günümüzün sorun ve zorluklarını anlamakta zorluk çekiyor. Bu bağlamda bu kongre sadece bilimsel bir toplantı değil, aynı zamanda bir çabadır. Değişen dünya düzenini ve cesaretini yeniden düşünmek. Milli İstihbarat Akademisi olarak belirsizlik çağı olarak tanımlanabilecek bu süreçte yeni konuların ve aktörlerin farklı yaklaşım ve yöntemlerle çalışılmasının önemine inanıyoruz. “Bu kongre başta olmak üzere sunduğumuz çalışmalar, ürettiğimiz rapor ve yayınlar bu sürece ışık tutmayı amaçlamaktadır.”

Açılış konuşmalarının ardından İbrahim Kalın, etkinliğin gerçekleştiği salondaki anma panosuna “İstihbarat doğru ve değerli bilgidir” notunu yazdı.

Program daha sonra basına kapalı olarak devam etti.

12 Ekim’e kadar sürecek olan kongre, istihbarat alanının disiplinler arası bir yaklaşımla tartışılmasını ve Türkiye’de istihbarat çalışmalarının akademik temelde kurumsallaşmasına katkı sağlamayı amaçlıyor.

Türkiye ve dünyadan 250 akademisyenin katılımıyla gerçekleştirilen kongrede, zekanın teorik çerçevesinden teknoloji, güvenlik, yapay zeka, ekonomi, sağlık gibi farklı alanlara yansımalarına kadar pek çok konu 40 farklı oturumda ele alınacak.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu